Çiftlerden bir tanesi seyahat delisi, bir diğeri yeme-içme delisi olunca küçük bir ışık yetiyor
hızlıca uçak bileti bakmaya. Son zamanlarda her ne kadar yurdum vatandaşlarına
vize konusunda güçlükler çıkarsalar da 10 Mart itibariyle Barcelona’dayız. Vaktimiz
kısıtlı, bu sebeple 3 gece 2 gün boyunca şehri altüst etmemiz gerekiyor.
Barcelona
Airport gündüzleri her ne kadar ciddi bir keşmekeş içinde olsa da, geceleri bir
o kadar sessiz sakin ve ıssız. Şehir merkezine ulaşımın en uygun yolu Aerobus
isimli bir nevi Havaş otobüsleri. Sabah 06:00 ile gece 01:00 arası neredeyse 15
dakikada bir kalkıyor. 5,90 EUR ücret ile 30 dakikada Placa Katalunya’dasınız.
Bu bölgeyi Taksim meydanı olarak düşünebiliriz. Otelinizi bu bölgeye ne kadar
yakın ayarlarsanız, sizin için o kadar iyi olur.
Şehirde ulaşım
genelde yeraltı metrosu ya da otobüslerle sağlanıyor ancak sadece metro işinizi
görecektir, zira Barcelona her ne kadar inanılmaz etkileyici olsa da yüzölçümü
olarak o kadar da büyük bir şehir değil.
Metro biletlerini
herhangi bir metro durağında makinelerden nakit yada kredi kartıyla kolayca
alabiliyorsunuz.
10 biletlik
paket: 10 EUR
2 günlük
sınırsız paket: 14 EUR
Biz 2 günlük
sınırsız paket aldık, gayet yerinde bir hareket oldu.
İlk durağımız
Park Guell;
Gaudi
amcamızın şaheserlerini görebilir, kendinizi masal diyarında zannedebilir,
büyükçe parkta ağaçların arasında nefes alabilir ve tüm Barcelona’nın enfes manzarasını
buradaki noktalardan izleyebilirsiniz.
Sırada
muhteşem heybetiyle La Sagra Da Familia Bazilikası;
Yüzyıllardır
yapımı devam eden, 1882’de yapımına başlanan ve ilk etapta bitiş tarihi 2082
yılı olan, daha sonra AB yardımlarıyla 2027 olarak söylenen ama göründüğü
kadarıyla tam anlamıyla hiçbir zaman bitmeyecek olan büyük kutsal bir yapıt.
Yine Gaudi imzası var. Uzunca bir kuyruk sonrası 18 Euro bedelinde bilet alıp
içeri girebilirsiniz. Online alırsanız indirimi de var ve kuyruk
beklemiyorsunuz. Fakat içi çok matah bir şey değil, dışarıdaki haşmeti
gördükten sonra içerisi pek bir sade geliyor.
Şimdi Passeig
De Gracia caddesini boydan boya gezme vakti;
Lüks
mağazaların cirit attığı, şıkır şıkır insanların dolaştığı, yeme içme konusunda
merkez noktalara nazaran daha bir elit mekanların olduğu güzel cadde. Bu cadde
üzerinde Batllo evi ile La Pedrera evini görebilirsiniz, tabiki yine adamımız
Gaudi’nin imzasını taşıyor. Bunlar güzel şeyler.
Caddenin sonu
Placa De Katalunya’ya çıkıyor, hafif sağ yapıp bodoslama La Rambla Bulvarına
dalıyoruz.
Tapa Tapa
Restaurant tavsiye edilir.
La Rambla
dakikaları;
Türkiye’nin
İstiklal Caddesi, New Orleans’ın Bourbon Street’i, Barcelona’nın La Ramblas
Bulvarı.
Hayat burada su gibi akıp gidiyor, işi güzel kılan taraf
dilediğiniz sokağa girebilir, birçoğunda sürprizli yapılarla ve eserler ile
karşılaşabilirsiniz. Tabii ki saat çok geç olmadan. Biz kötü bir tecrübe yaşamadık ama herkes
hırsızlardan şikayet ediyor. Aklınıza ne gelirse burada bulabilirsiniz. Hem de
herşeyi.
La Boqueria
Mercat;
Rambla caddesi
üzerinde sağ tarafta kalan bu Pazar yerine her gün en az 20 dakika uğranmalı.
Terapi gibi. Barcelona’da yaşıyorsanız ortalama haftada bir buraya
uğrayabilirsiniz ki mutfak kültürünüz gelişsin. Adamlar sürekli yiyor ama obez
değiller, keyifle yapıyorlar bu işi çünkü. Söz konusu et ise yıllarca
dinlendirip lokum gibi yiyorlar, deniz ürünü isterseniz binbir çeşit seçenek
sunuyorlar. Sebze konusunda biraz zayıf olsalar da meyveyle kapatıyorlar
açıklarını. Tek kelimeyle budur. Alışveriş yapın burada, dolaşın, karnınızı
doyurun, meyve suyu için, tezgahlara göz atın.
Akşam
yorgunluğu atmak için kendinizi şımartmak için Bilbao Berria restaurant
önerilir.
Yeni güne
Barri Gotic ile başlıyoruz;
Nam’ı diğer
Gotic bölgedeyiz. Tarih buradan başlamış. Sabah erken saatlerde merkezden
yürüyerek gitmenizi tavsiye ederim, bölgeye adım attığınızda ne olduğunu
anlamadan sokaklarda kayboluyorsunuz, anlatılmaz yaşanır cinsten yapılar ve
daracık sokaklarda etkilenmemek mümkün değil, öğleye doğru turist akını oluyor,
bazı sokaklardan 2 kişi bile yanyana geçemeyebilirsiniz, hiç anlamadan 3 saatimizi burada
geçirmişiz. Güzelce tarihe doyduktan sonra önce Sant Jaume Meydanı, daha sonra Placa
Reial Meydanı bölgesinden La Rambla’ya tekrar çıkıyoruz, buraya akşam tekrar
uğrayacağız. Unutmayın.
Cristofor
Colomb Meydanı ve Eski Liman;
La Rambla’dan
hiç sapmadan en aşağıda giderseniz denizi göreceksiniz, şaşırmayın. Bu nokta
Kristof Kolomb meydanı. Katalunya halkı Colomb’un keşiflere buradan başladığına
inanır. Devasa heykeli geçtikten sonra Liman bölgesine buradaki denizin hemen
kenarındaki pub’lara oturup vakit geçirmelisiniz. Barceloneta bölgesinin
dibindeyiz, birazdan plaj başlıyor ve dileyenler için hemen ileride teleferik
turu mevcut. Şimdi geri dönüp layığıyla bir paella yemenin ve güzel bir
İspanyol şarabı içmenin akabinde ise olmazsa olmaz Flamenko dans gösterisi
izlemenin tam zamanı.
Placa Reial;
Kraliyet
Sarayının olduğu bu meydan türlü etkinliklere ve pek güzel restaurantlara ev
sahipliği yapıyor. Mimari yapısından ötürü akustik inanılmaz ve "sesi güzel hafif
sarhoş bir insan" İspanyolca bir şarkı patlatırsa oturup ağlayabilirsiniz.
Restaurante Pizzeria Rossini’ye tavsiyeyle gittik, bakmayın isminin İtalyan olduğuna, o biçim İspanyol lezzetler yapıyorlar, pek memnun ayrıldık.
Los Torontos'ta Flamenko ile bitirme zamanı..
Restaurante Pizzeria Rossini’ye tavsiyeyle gittik, bakmayın isminin İtalyan olduğuna, o biçim İspanyol lezzetler yapıyorlar, pek memnun ayrıldık.
Los Torontos'ta Flamenko ile bitirme zamanı..
Sevgiyle kalın..